9 Eylül 2012 Pazar

ÇOOK GÜLDÜK ALLAH AĞLATMASIN..BU BAŞLIĞIDA YAZDIM YA YAŞLANDIĞIMIN KANITIDIR..

Her şey normal hafta sonu programımızda ilerliyordu..Sabah geç kalkıldı.kahvaltı gecikti ..Temizlik gecikti..Arkadaşlarımız aradı akşam geliyoruz dediler..Hani geldiklerine her türlü sevinilen arkadaşlardan..Hani annesiyle babasıyla çocuğuyla bütün olarak sevilen arkadaşlardan..Eski arkadaşlardan olan arkadaşlardan..Ama nasıl bir akşam geçireceğimizi o dakikalarda bilmiyorduk...( tırınım tırınım heyecan  müziği)
  Derken akşam oldu erken..edik içtik güldük konuştuk..Misafirlerimizin baba rolünde olanı eskiden ne güzel okey oynardık hadi yine oynayalım dedi.Eskiden dediği iki ailenin de çolukları çombalakları olmadığı kadar eskiden  .Yani yıllar yıllar önceden tabiki bizde okey yok .Gidelim alalım saati de geçmiş..Derhal karşı komşucanın ışığı yandı aklımda ..Bingo .akıllı tahmin.aldık komşucandan okeyi ..Başladık oynamaya ..tabi yaklaşık on yıldır okey oynamayan bir grubun okey oynaması ne kadar anayasaya uygundur bilemem ama her şeyi unuttuğumuz çıktı ortaya..Herhalde bu kadar gülmemiştim uzun yıllardır..Şimdi güldüğüm şeyleri yazsam kimse gülmez biliyorum..Ama dört kişi arasında ve asla beşinci kişinin gülmeyeceği türden komiklikler.
  Sonra o malum olay geldi aklımıza..Yine böyle yıllar önceydi..yıl 2001 aylardan mayıs hemde 18 i 19 bağlayan mayıs gecesiydi..bu akşamki grup olarak okey oynuyorduk..Tek eksiğimiz daha doğrusu dört eksiğimiz vardı ..Gerçi eksiklerden biri (adı Berra olanı) bu kıran kırana geçen okey müsabakasının on; on iki saat sonrası katılmıştı aramıza..Evet yanlış okumadınız.Ben arkadaşlarımla  gece ikiye kadar okey oynadığım  bir gecenin gündüzünde anne oldum..Yıllarca makarasını yaptık bu olayın..
   Ve o günden sonra hayatımız hiiç gece ikilere kadar çay kahve okey modunda geçmedi ..Geçemedi..  Geçmemeliydi  de zaten ..Sonraki hayatımız uzun bir müddet biberon ,emzik, primamı can bebemi yok yok prima daha iyi muhabbetiyle; sen kaçıncı ayda katı gıdaya geçicen, ben çorbaya kıyma koyuyorum .yürüyor ama konuşmuyor,konuşuyor ama susmuyor gibisinden derin felsefik öğeler içeren izdüşümsel betimlemeli tırto mevzularla doldu taştı.Şimdi tırto diyorum ama o yıllarda hayatımın en önemli meselesi bebeğimin  günlük aldığı protein ile karbonhidratın eşitsel dağılımıydı.motor becerileri ne durumda? el göz koordinasyonu eh işte mi ?yoksa maşallah boyutundamı?..şimdi de dolap orada git ye ,dikkatli ol düşürme ,düşürürsen sen temizlersin boyutuna geçtim:))
  Yıllar yılları kovaladı derken bitmek bilmeyen yıllar bana Kamuranı getirdi..Hani o hasretini içime sığdıramadığım Kamuranı..Pardon burada kafam birden çalıkuşu romanındaki(dizisi de olabilir) bir repliğe gitti..:))
  Yıllar yılları kovaladı çocuklarımız belki yetişkin olmadı ama en azından elimizden ayağımızdan düştü.Burada elden ayaktan düşen çocuk demek anneeeaaağğğğ diye vızıklamayan vızıklasa bile höykürdüğünüzde zırlamayacak kadar büyümüş çocuk anlamıda kullanılmakta..Kendi dünyaları kuruldu. şimdi biz iki artı iki dört çocuklu bir arkadaş grubu olarak bunca zaman sonra tekrar okey oynadık.Çok güldük .İyi geldi ruhuma bu kadar gülmek.Tabi giderken beni tembihlediler..
                       SAKIN YARIN DOĞURMA...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder