25 Ağustos 2012 Cumartesi

AĞLANAMAYAN DUYGUSAL ANLAR VARDIR..HANİ VARDIR CANIM BİLİRSİNİZ İŞTE..

Ve yaz biter çocuklar eve döner..tabi yaz tatili için isviçre ye yaz okuluna gitmediler..Kövde  ( küçükken köyden dönen tüm arkadaşlarım dönünce böyle derdi; KÖVE gittik..ben böyle öğrendim) babaanne, dede, kuzen,  hala, amca, dayı, tavuk , sivri sinek,  ağustos böceği ve tedavi edilmesi zaruri bir dolu karıncayla bir yaz tatili geçirdiler.Küçük kızım ve küçük yeğenimin karıncaları amansız hastalıklarından kurtarmak için geliştirdikleri bir takım tıbbi teknikler olmuş. Ama kamuoyundan saklıyoruz  .Erzincan da idiler..Neden çünkü babaları Erzincanlı..Babaları İsviçre li olsa idi  İsviçre ye giderlerdi .Bu kadar basit ve net..
  Özetle otobüsten inerlerken yeniden doğmak neymiş idrak ettim..Ama sevinç çığlıkları atamadım, ağlamadım da.Bildiğiniz salağa bağladım.Baktım durdum .Yaklaşık iki aydır oradalar.Değişmişler uzamışlar falan ;normal fiziksel gelişimin yanında sanki olmuşlar ,olgunlaşmışlar..Eve gelişleri bavullarını açıp bize aldıkları hediyeleri verişleri  falan sanki on yıl sonrasının provası gibi..Duygusaldı yani ..Ağır duygusal  bir zaman dilimi..Ağlatamayacak ağırlıkta..
  Oldum olası diyemeyeceğim ama evlendim evleneli köy dönüşleri koli açma çıkanlara ooooo aaaaa ooleeey diye sevinme hobim var..Şehir bebesi olarak büyümenin görgüsüzlüğü de denilebilir..Tabi kocamın kurtlanmış elmaları bana uzatıp  kurdunu yeme kalanını ye canım sende demesini hala benimseyememiş, özümseyememiş kısaca hiç bir şekilde sindirememiş olsam da seviyorum kövden gelen kolileri..
  Tantana bittikten sonra tabiki benim bebelerde şehir hayatına bir kaç saatte adapte ,olup bazı isteklerle karşımıza gelmeye başladılar..Zannedersem kövdeykene duygusal anlarımda alırız ederiz hele bir gelin gibisinden aslı astarı olmayan söz verişlerim etkili oldu bu isteklerde.Neyse söz ağızdan çıkar deyip tuttuk avm yolunu...Aldık alabildiğimiz ölçüde hanımların isteklerini..Çok güzel başlayan alışveriş macerası yorgun argın ve masraflı olarak son buldu..Oysaki biz bir karı bir koca; bir köroğlu bir ayvaz şeklinde üç günde bir ekmek alarak yaşayıp gidiyorduk...
  Şimdi küçük kızım evde scooter denen zımbırtıyla geziyor..Çarpa çarpa düşe kalka.. Büyük kızım hayatının ilk cep telefonuyla 18 sene önceki halimi anımsatıyor..Yaklaşık bir saattir zil sesi ayarlıyor kafam bir dünya..Baba kız karşılıklı bir şeyler yüklüyor siliyor internete giriyor çıkıyor.Anne beni ararmısın? cümlesi havada asılı kaldı ..Beni ararmısın?..Ben bu filmi yıllar önce görmüştüm ....Hayat normale dönüyor...Ne yazıkki hızla ilerliyor .Keşke bu hızla ilerlemese :(
  Bu arada hadi kızım bana bir çay getir dönemi başladı oleeyyyy..galiba onlar uyuyunca ağlayacağım..Şükrederek...

22 Ağustos 2012 Çarşamba

LUTENİTSA YEDİNİZ Mİ?

nedir bu lutenitsa dediniz değilmi??..hahaaa ..açıkçası bende adını yeni öğrendim..benim için havuçlu paprikaydı az öncesine kadar:)ama bir işe el atmışsam ibini dibini araştırmadan yapmam huyum kurusun..
  efendim malumunuz üzerine evde olmak insana çeşitli sendromlar yaşatır..bazı evde olduğum dönemler kendimi dışarı adarım.. adeta sokak süpürgesi modunda gezerim gezerim gezerim..eve bile uğramadığım olur..şaka tabi ..eve geliyorum geceleri dışarısı pek güvenli olmaz diye tamamen security açısından koca korkusu mu o da ne ??
  lakin içinde bulunduğum ahval ve şerait bu dönemde kendimi eve adamamın uygun olacağını gösterdi bana..ben bir domestic oldum..varsa dondurucuya koyulacak sebzeniz bir telefon yeter..alırım bir paket koroplast buzdolabı poşeti koşarım imdadınıza..kavanoz gösterin turşu kurayım salça yapayım..tabi bunların hepsini yapmışlığım henüz yok ama içimde müthiş bir enerji var:))
  şimdi dönelim lutenitsaya..efendim kendileri bulgaristan dolaylarından bir kışlık sos yani bizim kahvaltılık sos diye tabir edebileceğimiz bir yiyecek harikası..içerisinde közlenmiş kırmızı biber ,közlenmiş patlıcan,.domates ,havuç, sirke ,tuz var..gerçi ben bu malzemelerin teki için bile şiir yazabilecekken  hepsini tek vücut görünce   bayıldım.zaten balıketiyle kilolu kavramı arasında gidip gelişlerim hep bu tarz yiyecek sevdamdan değilmi..ben her daim kahvaltılık sos yiyebilme ihtimalimi sevmedim mi?
  efendim yukarıda saydığım malzemelerin bazılarının közlenmiş ibaresiyle bulunması bize yaklaşık üç saatlik bir uğraş sunuyor..ama sonuç muhteşem bir lezzet...batmış bir ocak..ocaktan beter bir mutfak..kırmızı lekeli el tırnakları..beğenisine sunulan komşunun beğenisi...en sonuncusu egoyu tavan yapar..bazen düşünüyorum acaba yaptıklarımı paylaşmayı mı seviyorum komşumla; yoksa o beğensin diye mi yapıyorum..her ikisi de bana iyi geliyor..katımızda komşu olmak isteyenlere duyurulur:kiralık ev yoktur..hem göründüğü kadar da cazip değilim canım bazen bir ay boyunca haftada iki defadan sekiz defa havuçlu kek yapıyorum..uyarı geliyor komşucandan geç limonluya:)))tabi bu tabakların karşılığında gelen fırın balıklar, bahçe sebzeleri ,üzeri toz şekerli anne kurabiyeleri........vs....vs....vs.....

20 Ağustos 2012 Pazartesi

TUHAF HUYLARIM VAR ..HERKES GİBİ...

Tuhaf huylar deyince hemen aklınıza kötü şeyler gelmesin.Benimkiler sadece benim hayatımı zindan eden başkasına asla zararı olmayan huylar.Hani düzeltmek elimde değilmi ? Tabi elimde ama işte ne de olsa yılların getirdiği bir alışkanlık vazgeçilmiyor ya da ne bileyim vazgeçmek istemiyorum.
     Meselasına ( bu meselasına kelimesi eski bir iş arkadaşımın mesela kelimesine kattığı yorumdur..Ve ben ona bu kelimeyi söyletmek için gün içerisinde ne taklalar atmışımdır.).Az önce yatağımı derledim topladım jilet gibi düzelttim..Lakin bir zaman geçtikten sonra uyku bastırdı malum bayram günü kuş uçmaz kervan geçmez buralardan içime ağırlık bastı..Ama yeni düzelttiğim yatağa gece olmadan yatar mıyım ? Aslaaa..Gider iskemlede uyurum ama o yatağı bozmam..Huy işte..Yukarıda bahsi geçen yataktan yatağım diye bahsetmiş olmam sizi yanıltmasın kocam olacak halukla ikimizin yatağı doğal olarak..Kendisi de bu hakkı sonuna kadar kendine helal görüp gelip kendini laaaap diye attı yatağın üzerine .Hayır ben mecbur kalıp yatsam bile diken üzerinde dururum örtüyü bozmayayım diye..Hiç bakmadı   aynen yazdığım ses çıktı yataktan..Laaaaap..Şimdi çoğunuza garip gelen bu hadise bende düzen tertip takıntısı olduğunu aklınıza getirmesin; amacım tamamen aynı gereksiz işi defalarca yapmamak, tembelliğimi seviyorum..Bütün gün yatak örtüsü düzeltmek ne kazandırır insana..
   Bir diğer hadisede evdeki bilumum meşrubat içme sırasıdır..Şahsen bizzat kendim olarak biri bitmeden diğerini açmaya yıllardır karşıyım ..Ne mücadeleler veriyorum .Diyelim ki kola açıldı bir bardak içildi ama bir sonraki sefere benim haricimdeki ev sakinleri fanta içmek istedi ..Anaaam  teller karışıyor bende ..Tabi bunları yaparken asla çaktırmıyorum ..Açık olan şişenin daha soğuk olduğunu  söylüyorum..Hımmm kola nefis falan yalanını   uyduruyorum tabi kimse yemiyor.Kolanın bir nefisliği yoktur benim için ;belki ondan inanmıyorlar.Şimdi yine diyeceksiniz belki; sıra  takıntısımı bu ? Hayır küçük buzdolabı takıntısı..Dolaba içecek sığdırmanın dayanılmaz azabı takıntısı..Ama başarı yatak örtüsü gibi bunda da sıfır..
   Bir diğer nefret ettiğim huyum  da üzerimi giydiysem ve üzerimdeki kıyafet ;ütülü olduğu belli olması gereken bir kıyafetse; evden çıkmama da  daha vakit varsa ; oturup kalkmamaya gayret sarf ediyorum..Ama ne komik durumlarda kalıyorum bir bilseniz..Dizlerimi kırmadan eğilmeye çalışmam kollarımı robot gibi hareket ettirip bulaşık makinesi boşaltmam  (nedense hep son dakika gelir aklıma)...vs ..vs..vs..farkındaysanız buna takıntı değil aslında şundan bundan dolayı diye bir bahane bulamadım..o denli çaresizim bu konuda..
   Zamanından önce gitme ,bekletmeme ama hep kapıda kocasını beklemek zorunda kalma,anında ve hızlı karar verme,kararlarından planlarından ilahi bir engel olmadığı müddetçe vazgeçmeme.pişman olmama gibi huylarımda var..   


dip not:  sevmediğim huyum dürüstlüğüm ve insanlara her seferinde inanmam dayanamadığım tek şey yalancı ikiyüzlü insanlar..dünya için barış kardeşlik istiyorum..haahaaaa hep güzellik yarışmasında birinci olup sorulan sorulara bu cevapları vermek istemiştim ..Kısmet kendi bloguma imiş  :)))iyi bayramlar herkeZe..hahaaa bunada gıcığım herkez yazana ev ödevi..1000 defa herkes yazılacak.....

18 Ağustos 2012 Cumartesi

AVM DE GEÇEN BİRKAÇ SAAT VE ŞEHİR EFSANELERİ...

Bugün büyük bir avm de eşimi beklemek durumunda kaldım..Bir hayli   süre bekledim.Gir mağazaya çık mağazadan adlı ata sporumu layıkıyla yerine getirdikten sonra gittim bir cafe de oturup beklemeye karar verdim.Beklerkene belerkene sap modunda olmayayım diye açtım kitabımı okumaya başladım..Sonra tabi şeytan dürttü yan masa sağ masa sol masa derken başladım  laf dinlemeye..
  Konulara gelince yaş ortalamasına göre değişkenlik gösterdiğini şaşkınlıkla fark ettim..Yeni dille teenage denen eski  dille  ergenlerin tek konusu var :mobil tarifeleri ..Kaldır kontör mevzu indir sms  limiti..Anladığınız üzre beni pek sarmadı hoop başka masaya kulak kabarttım..Malum yıllar yılı kulaklıkla radyo dinlediğim için artık kulaklarım antensiz alıcı görevi görebiliyor:)
  Birkaç genç kadının aşk mevzuları da ilgimi çekmedi ..Malum ben 13 yıl önce bu muhabbetleri ziyadesiyle dibe vurdurduğum için gereksiz bir olgunlukla gülümsedim.(içimden tabiki)
  Veee asıl mavranın orta yaş ve az üzerinde olduğunu bir kere daha fark ettim..Muhabbetleri daha dolu daha saf ve daha hoş..Bir kere genelde  şehir efsaneleriyle muhabbete dalıyorlar..Hep birinin çok yakın akrabası varmış olay yerinde ..Birinin eski kayınvalidesinin bir akrabası görmüş..Bir komşunun oğlu iş başvurusunda bulunmuş da tesadüfen görmüş olayı(bu gün yarı buçuk duyduğum mevzu böyle başladı)..Birinin şusu öbürünün busu..Ama kendi gören  duyan bilen yok..Hep üçüncü ağızdan anlatılıyor olaylar ;ama çok güvenilir kaynaktan...hhaaahaaa...İnanılmaz hikayeler ..İnanılmaz bir aldatma hikayesiydi duyduğum..Yazık gerçekse ..değildir umarım..
     Sonra çocukluğumdan beri hafızama damga vurmuş şehir efsaneleri geldi  aklıma bir bir ..Akşam olsun dur dur anlatacağım size bir bir....
  1.       Hayatımın en büyük efsanesi sakallı bebek olayıydı..Bilen hatırlayan vardır ..Hani sakalıyla doğan bir bebek vardı da yanlış hatırlamıyorsam kıyamet üç güne kopar bilemedin beş gün ama bir haftaya garanti demişti..Bizim sokakta en az üç komşumuzun bir akrabasının kızı ebe hemşireydi ve sakallı bebeğin doğduğunu doğruluyordu.Günlerce konuşuldu .Sanırım bir gazetenin tiraj artımı için düzenlenen asparagas bir habermiş.Geçen merak ettim de gogıl amcaya sordum
  2. Hamburger hakkında da hep dönen geyikler vardır..Bazıları çok iğrenç onları yazmayacağım tabiki..Ama hep birilerinin bir akrabasının bir şeyi oğlu ya da kızı bir zamanlar burgercide çalışmıştır..Neler dönüyordur neler.Asla yenmemelidir.Amerika içine ilaç koyabilir az bira  salak olalım diye. birebir çalışan bir tanıdığım hiç olmadı..Ama bu konu açılsın bir deneyin fikri hikayesi olmayan yoktur..
  3. Yaşlı teyzeler vardır çocuk parklarında çocuğunu oynatmaya gelen annelerin akıllarını alırlar..Değişik kaçırılma hikayeleri anlatırlar ..Hep bir tanıdığın çocuğu parkta oynarken kaçırılır ..Taa suriye de  ya da kastamonu da bulunur..Neyse ki teyzoşların vicdanı hep ağır basar çocuklar hep bulunur..
  4. Son olarak yakın  yılların en büyük geyiği kpss sonuçlarına göre torpille atama yapıldığı..Yapılmıyor diyemem  belki oluyordur; inşallah olmuyordur..Haksızlık çok ağır bir yük..Bizim bir akrabanın kaynını 35 puanla atamışlar..Şunun komşusunun eltisi 40 puanla bakanlığa girdi.Normalde kaç puan gerekir desen bilmez :)..ama ne gören vardır ne bilen..                          ......Özetle bu konular muhakkak yaşanmış olabilir ama belki de olmayabilir..İnsanların bu konuları sevip benimsemeleri yeter..Dilden dile yıllarca süregelir                                                                                                           

16 Ağustos 2012 Perşembe

KULAKLIKLA ARKASI YARIN DİNLEMEYE NERELERDE ALIŞTIM ADLI ARAŞTIRMA GELİŞTİRME YAZIM..

Yıllar önce şu an çalıştığım işe girdiğim zamanlardı..İçinde bulunduğum ahval ve şerait maddi açıdan bu işte kalmamı en azından bir süre daha kalmamı adeta emrediyordu.İşle ilgili sıkıntılarımı anlatmayacağım zira hatırlamak istemediğim anılardı..
Derken dahiyane bir fikir buldum her şeye daha kolay katlanmak için ..Kulaklıktan radyo  arkası yarın ve radyo tiyatrosu dinlemek..Tabiki yasak bir çok iş yerinde olduğu gibi..Ama acar muhabiriniz cevat kelle yılmadı azmetti kulaklığı kıyafetinin içinden geçirip başörtümün altından hooop kulağıma taktım..Ama sadece tek kulağıma ..Çok komik sahnelere yol açmadı dersem yalan olur bazı bazı..Radyodaki bir şeye aniden gülmem  yüzünden  arkadaşlar benim için:  deli herhalde üzerine gitmeyelim yazık akıllı hanım bir kıza  benziyor diyorlarmış çok sonra öğrendim söylenen şeyleri.. Kimi zaman duymamam işitme sorunum olduğuna ya da duysam da cevap vermemem geç anlıyor oluşuma yoruldu ..Tabi onu da sonra öğrendim..Abartısız 8 saat kulaklık kulağımın hemen yanında durdu her gün..Ama asla içine sokmadım kulaklığı ..Maazallah her gün 8 saat kulaklıkla kapalı hangi kulak halil sezai misali isyeeaağğn etmez ki..
  Bu alışkanlığım dört  yıl sürdü..Daha da sürerdi ama görevim konumum  artık iki kulağıma da ihtiyacım olduğu bir yere geldi..
  Bu dört yıl boyunca sayısız radyo programı ,yüzlerce arkası yarın , onlarca radyo tiyatrosu dinledim..Okumaya fırsat bulamadığım bir çok kitabın sesli kayıtları da cabası..Tabiki bunları elde etmek kolay değil ..Sağ olsun abim araştırıp karıştırıp tüm interneti eleyip ;bana bunların en temiz kayıtlarını buldu.
  İlk zamanlar telefonumun radyo ve mp3 ünü kullandım..İlerleyen zamanda kendime radyosu çok kaliteli bir mp 1 2 3 4 5 6 gibi bir alet aldım.aldığım kulaklığın sayısını inanın hatırlamıyorum ama herhalde o zamanlar kulaklık sektörüne hayli desteğim olmuştur.Sorarım size kim yanında iki yedek kulaklıkla geziyor hhaahaaa
  O günleri özlemiyor değilim..Çok eğlendiğim zamanlardı.Çok da şey öğrendim.Şimdilerde başka şeyler eğlendiriyor beni..Bu anımı yazdım çünkü belki birileri de  bir yerde benim gibi içinden çıkamadığı bir durumu daha katlanılır hale getirmek için çözüm arıyordur..Belki de çözüm ortağı olurum..Hayat felsefemdir ..Sorunun değil çözümün parçası olabilmek..BATARKEN GÜNEŞ ARDINDAN TEPELERİN BLOGA YENİ YAZISINI EKLEME ZAMANI  GELDİ YASEMİNİN BİRİNİN..

13 Ağustos 2012 Pazartesi

HİÇ KEREBİÇ YEDİNİZMİ?? BENDE YİYEMEDİM YURTİÇİ KARGO SAYESİNDE.

Geçen hafta bulunduğumuz semtte ramazan münasebetiyle çakma direkler arası modeli bir çarşı kuruldu meydana .E adettendir bir kez bile olsa gidelim görelim dedik..Oflaya puflaya dolaşırken anaaaa baktım yöresel bir stand kurulmuş ve kerebiç satılıyor.Kerebiç  bazı yörelere göre gerebiç  adlı benim için muhteşem bir lezzet..çook yıllar önce mersinli bir  arkadaşım getirmişti krema ile servis edilen bir tür kurabiye ama ne kurabiye.mmm  nefis.İçi ceviz dolu tarçınlı..Neyse efendim derhal  çark ettik  kerebiçlere doğru; lakin her türk erkeğinin taşıdığı  cool tavır ile kocam bozuk paramız yok şimdi ikibuçuk lira  için para bozmaz adam bir  de söylenir diyerek beni melul melul bakmak suretiyle çekiştirip götürdü..Kocamdır evimin direğidir öyle münasip görmüştür dedim çeperi auralı bir hanım kadın olarak usul sessiz evime döndüm....dememi bekliyorsanız yanılıyorsunuz..söylendim söylendim .O Kerebiç mevzunu ekstra large platforma taşıdım..ama söylenirken eve gelmişiz..Fark etmedim .Başka akşam alırız  gibisinden bir  ses geldi koca kısmından hayal meyal hatırlıyorum..
    Derken vakit oldu erken ve başka akşam denilen akşam geldi çattı..Hiç çıkacağım yoktu sırf kerebiç uğruna tekrar çıktık o akşam..Veeee mutlu son ..Hayıırrrr olur mu ? ..Olamaz ..Stant kapalı..Adam kapamış dönmüş memleketine, yerinde yeller esiyor..Kaçan balık büyük olur giden kerebiççi kahraman olur diye bir atasözü varmı bilmem ama yoksada ben yaptım oldu..Tanıyanlar benim kerebiç konusunu ne denli uzatabileceğim konusunda hemfikirdirler..Almadık senin yüzünden kıyamadın parayı bozdurmaya zaten benim hangi istediğim oldu ki ....den girip bu yıl tatile çıkamadım zaten işlerde böyle güçlerde şöyle vah beni oy bana'ya kadar gelmişim bi çırpıda..
   Lakin sabun köpüğü olan kerebiç aşkım ve hezimetim çabuk söndü gitti unuttum..Ama kocacığım unutmamış..Ölür gider içime dert olur diye ( belki söylenirken ölsem kurtulsam falan demişimdir şaka şaka demem öle şey mazallah eşref saati var eşşek saati var)  aramış bulmuş internetten sipariş etmiş ..Kerebiççi Oğuz diye biri varmış ünlü ..
   Amaaan bekle bekle yine muma döndüm ve bugün nihayet geldi..Derin bir oh çektiniz dimi çekmeyinn bitmedii...Paketi açarımda ne görürüm paramparça olmuş birbirine girmiş kerebiçler...Şimdi kocacığımada bi şey demem Allah taş yapar adamı..Hırsımı almak için girdim internet sitelerine döşendim bir güzel..baktım yorumunuz denetlenip ööle yayınlannacak diyo .Yermiyim ben bu numaraları ..Bence yemem.
   Girersin tekrar sitelerine alırsın tel numaralarını .....Gözünüzde canlandırın avrupa yakasının Şahikasını..Tavır aynı tavır ..Başladım söylenmeye ..Kadın bir ara bana acıdı hissettim telefonda nasıl mı? Dediki sizin için çok üzüldüm keşke böyle olmasaydı..Ama bu telefondaki kadının  sözlerinin alt yazısı şudur bence :  manyakmısın be kadın ramazan günü dırdırdır  sanki dünyayı kurtaracak kerebiçle ye otur ne vıdı vıdI yapıyon kolay ye diye parçaladık gönderdik..Neyse efendim bir müddet daha içimdeki Şahikayı konuşturup derhal Emine S Beder moduyla sakin sakin konuşmaya başladım..Özür dilemeler kargoyu suçlamalarla falan filan derken iki kadın gülümseyerek kapadık telefonu..Sanki kapatırken ben bunu telafi etmek için yenisini mi göndericem dedi bana mı öyle geldi hayalmiydi ben delimiydim bilemedim ki...Hayır hayal de değil ben de deli değilim ..Sadece parasını ödediğim şeyin karşılığının almak isteyen Yaseminin biriyim...SAYGILAR....

12 Ağustos 2012 Pazar

SÜRPRİZ BİR YUMURTA GİRDİ HAYATIMA ...

Sevgili kocam hali hazırda iki kişi olduğumuzu unutup tam on beş yumurta almış.Malum ramazan kahvaltı falan yapmıyoruz; e sahura da açıkçası yumurta pişirmek ya da yumurtalı bir yemek yapmak bendenize biraz zor geliyor.Neden derseniz sahur vakti içimde yatan nalet ters mutsuz negatif insan (insan  bile diyemeyeceğim ıyyk)ruhu bedenime sahip oluyor.peynir ekmek tak tuk diye masaya konup şahsım tarafından asla bir şey yenmeyip suyumu içip uykuya devam ediliyor.Zaten yumurtayı nadir yerlerde yiyen bir kocam var.
  Ama bu yumurtalar başıma iş oldu bugün.Aslında bir ara hepsini kırıp kaza süsü de vermeyi düşünmedim değil.En çok yumurta kek yaparken kullanılır diye kek yapayım dedim ama yiyecek kimse olmaz bu sıcakta diye vazgeçtim.Derken bir ışık yandı kafamda Ak parti ampulü oldum o an...Yumurtayı iftarda kocama yedirme yolu buldum..Piyaz...Evet yanlış okumadınız piyaz..bilirsiniz güzel bir piyaz haşlanmış yumurtayla süslendimi oooo değmeyin keyfine..
   Başladım hazırlığa; itiraf edeyim bulduğum dahiyane fikir gücünü azar azar yitirmeye o an başladı..lakin çok geçti..fasulye haşla onu doğra bunu doğra soğanları tuzla ov derken zeytin meytin piyazı hallettim..Ama piyaz tek başına çok acınaklı kaldı yanında köftesi olmayınca..tabisiynen acar ev kadını yasemin yolundan döndü sanıyorsanız yazık yanılıyorsunuz ..köftede yaptım..sonra domates çorbası takip etti köfteyi.İki saat mutfaktan çıkamadım bir makine dolusu bulaşık da cabası ..aman ne var onda makine yıkıyor geyiğine girmeyin rica edicim zira makine boşaltmak kadar hazzetmediğim nadir iş var hayatta...
     Velhasıl kelam bir yumurta başıma ne işler açtı..sürpriz yumurta dedikleri bu olsa gerek..

EVLİ...MUTLU... ÇOCUKLAR BABAANNEDE...

İnsan aşık olduğu biriyle evli olunca( ki karşı tarafında aşık  olması gerekiyor bu tarife göre) bazen sessiz kalıncada mutlu oluyormuş..Geçen on üç yıllık evliliğim çok şey öğretmiş bana ..Otuzlu yaşlarımın başındayım
henüz ve uzun  bir müddette başlarında kalmayı planlıyorum.Şimdi otuz üç yaşımdayım ,bir kaç yıl sonra bir ara otuz beş olur orada demir atarım..Varsın kocam yaşlansın ben hep onun genç eşi olarak kalayım.İlk yıllarda hep konuşmak hep anlatmak isteyen ben baktım ki hala istiyorum...Şaka şaka artık sessiz kalınca hiç bir şey konuşmayınca hiç bir şey anlatmayınca da uyum içerisinde olabiliyormuşuz;birbirimize sevgimiz ilgimiz eksilmiyormuş.Tamam itiraf ediyorum benim gibi bir kadın uzun süre sessiz kalamıyor ama.....
        Aynı koltukta yan yana ayrı bilgisayarlarda bir şeylerle ilgileniyoruz sadece tuş sesleri var .o da benim emektar laptobumun tuş sesi;beyefendininki dokunmatik kibar tıpkı kendi gibi; sadece pıt pıt diye ses çıkarıyor.
      Çocuklarımız yaklaşık bir aydır babaannelerinin yanında tatilde..Onların olmayışı beraberinde çok şey getiriyormuş fark ettik :.özlem ,burun direği sızlaması ,her şeye ağlayan bir ben,yapmayı düşündüğümüz her şeyi kızlar gelinceye erteleme,sessizlik sakinlik,az masraf.........Ortaya çıkan son tablo  ileride inşallah kendi hayatlarını kurduklarında bizim hayatımızın demosu oldu  .Umarım her şey yolunda gidecek ve yıllar sonra biz yine böyle yalnız kalacağız;belki biraz daha yaşlı (o kısım kocamın olan kısım benim değil(:  )  belki biraz daha huysuz ( heh işte benim bölüm başlıyor ) belki biraz daha yorgun( ortak alan)....AMA MUTLU AMA AŞIK AMA SEVGİ DOLU...
     

11 Ağustos 2012 Cumartesi

HAYATIMDAKİ ÖNCELİKLERDEN BAZILARI ..KİTAP...RADYO..VE ONLARI HAYATA GEÇİRENLER..

Yıllar önceydi  Best  fm de inleyen nağmeleri dinliyordum .Arzu Çağlan' ı tanımayan yoktur o yüzden o konuda ayrıntı vermeyeceğim.  O günkü programda  konu mektup.. Artık mektup kalmadı hadi bana mektup yazın dedi..Bende hiç yapmayacağım şeyi yapıp hayatımın ilk mektubunu ona yazdım.O güne kadar herhangi bir radyoyu arayıp sıradaki parçayı istemişliğim dahi yoktu.Tabi benim gibi çok dinleyici mektup yazdı..Ama benim farkım mektubu postayla değil de kargoyla yollamamdı..Tek kargoyla yollayan ben olmuştum.Bunu bilinçli yapmadım tabi tamamen posta ile asla işim olmayışından .O an çok mantıklı gelmişti mektubu kargoyla yollamak..şimdi düşününce çok gülüyorum.
 Derken böylece o da beni fark etti.Sonra sosyal medyadan birbirimize ulaştık;yıllardır aramızda çok sıcak bir dostluk var. Çok şey öğrendim ondan hala da devam ederim öğrenmeye.Kitaplar yazdı Arzu.. Okudum ve okumaya devam edeceğim.(inleyen nağmeler,vişne,keyfegezer ) takıldığım şeyleri sorarım;güldüğümü, ağladığımı paylaşırım.her gün dinlemezsem işim rast gitmez ...Belki senede bir ya da iki kez görüşürüz ama;varlığını bilmem yeter derler ya heh işte öyle bir şey.

Bende ilginç tanışma çok arkadaşlar  bu yılın bomba tanışmasını da en son Mira Şeniz Erten ' le yaşadık.Göster Yüzünü Ey Aşk adlı kitabın yazarı..Arzu'ya konuk olmuştu.Kitap ilgimi çekti.Genelde kitaplar ilgi alanımdır zaten.Düştüm kitabı almak için yollara..Yalan tabi yola düşmek yerine çabuk ulaşmak için  netten sipariş etme gafletinde bulundum kitap siparişim gitti gelmez uçtu konmaz oldu..Ben boş dururmuyum durmam

10 Ağustos 2012 Cuma

SİNİR OLDUĞUM ŞEYLER VAR HAYATTA...

  1. Mandal izi olan kıyafetler giyen orta yaş ablaları...Ablaa ütü var hayatta bildinmi ütü...
  2. Beni kitap okurken gören ve ne okuyosun diye meraktan çatlayıp soran insanlar , neden: al istersen oku dediğimde yan çizmek için vakitsizlikten yoğunluktan söz açarlar..sanki ben söğüt gölgesinde yan yatıp ekmek elden su gölden yaşıyorum..bir de bu insanların küstahları var onların dilinde   kırık cam parçaları olur..kırıcı olarak  söze  başlar :  iyi vakit buluyosun valla ben istesemde yoğunluktan okuyamıyorum......bunun alt yazısı seni kıskanıyorum çatlıyorum ama ben beceremiyorum
  3. Hiç izlemediğim diziyi benimle izlemek ve bana anlatmak gibi ulvi bir görevi misyon edinmiş yaşlı akrabalar..istersen yırt kendini anlatacak o .çaresizsin .sus izle salla kafayı aralarda evet hıı de..
  4. Param yokken almak için ahdettiğim şeyleri neden param olunca gereksiz buluyorum..?
  5. Sosyal medyada yazdığım herşeyi okuyana ama bana sürekli bilgisayar başında bu işlerle uğraştığımı ima eden arkadaşlarım..pardon ama ben yazdım sen okudun..eşitiz ekran başında.
  6. İşten eve geldiğimde sahte mahkeme mizansenli bir program var bi kanalda .dehşet kötü bir yapım.işte o programı izleyen annem ve kızlarımı görünce yalan dünyanın nurhayatı gibi kriiz diye bağırmak istiyorum ama bağıramıyorum..annem her seferinde neden izliyosun soruma kanalları gezerken orda kalmış cevabını veriyor..işte bu ve bunun gibi şeylere çok kızıyorum birde en sevmediği şey yalan olan en sevmediği özelliği dürüstlüğü olan insanlardan olamama kızıyorum:)))))

EVİM EVİM ÇİLELİ EVİM..

Bazı sebeblerden dolayı iki gündür evdeyim..tabiki yeryüzündeki bir kısım insanlara olduğu üzre banada rahat batmakta..hemde nasıl..içimdeki ses  boş durma evin şeklini değiştir diyor..tabi bu ses kötü olan ses hep beni baştan çıkarıyor..ama arkalardan gelen  cılız titrek bir ses daha var o da galiba pek duyamıyorum ama yapma kocan çok kızaarr diyor..neyse zaten onu pek duyamadığımı belirttim:)..neyse efendim başladım plan proje yapmaya  o dolabı boşalt bu dolabı çek derken çarşı yine karıştı ..ama güzel olacak..her seferinde böyle düşünüyorum..ama nedense bir ay geçmeden sıkılıyorum..mimliyim bu konuda yeğenim bile gelince bakalım bu hafta ne değişmiş diyor..zamanında yatak odasıyla oturma odasını değiştirmişliğim vardır tek başıma..kocamın tek korkusu bir gün eve gelince diğer dairelerden biriyle yer değiştirmemiz..benimde tek korkum bir gün kocamın beni değiştirmesi..çünkü çok kızıyor..anlamıyor beni ..neden diyor niçin diyor  ..nasıl demiyor ama nasıl yapıyorsun dediği anda ay zor oluyor gel yardım et derim biliyor..çakalll..az kurnaz değil..lakin şunuda belirtmeden geçemeyeceğim bu akşam yine surat asan bir kocam olacak..oysa ne kadar isterdim evin şeklini değiştirdiğimi görünce havalara zıplayıp oleeyyy canım karım demesini boynuma sarılıp iyiki eşyaları oraya buraya çekiyosun yıpranma paylarını arttırıp  ( ki ben kibarcasını yazdım o eşyaların içine......sun  diyor) bana kısa zamanda yeni eşyalar alma fırsatı veriyorsun demesini..çok içlendim şimdi.kimbilir belki bu sefer olur..yılmayıp denemeliyim..bloğuma bir iki gün yazmazsam arkamı arayın beni sahipsiz komayın..başıma bi iş gelebilir:))

9 Ağustos 2012 Perşembe

kamuoyu duyurusudur belkide azıcık basın bülteni....

beni bilen bilir bilmeyene azıcık anlatayım..bazen dalgacı bazen soğukkanlı bazende dırdırcı olabilirim..birazda materyalist olduğum söylenebilir hani azıcık:)) mesela bir demet çiçekten çok, güzel bir yüzük beni daha  mutlu eder .hiçbir özel günde bir öpücük bana yeterli gelmez anneler gününde bile ne var canım zaten hediyeyi babaları almalı  :))ama dürüstüm bu da bir erdem ..yani bazen bir çok kötü şeylerden  azıcık olabilirim ama asla ve asla nefret dolu bir insan değilim .....yani değildim ama artık karıncalardan nefret ettiğimi kamuoyuna duyuruyorum..sizden nefret ediyoruuuum....mutfağımdan defoooluuunnn..yeter artık banka kredisini biz ödüyoruz ve evimizi sizinle paylaşmak istemiyorum..ohhh rahatladım yaaa:))

bunları düşünüyorum sizde bilin istedim..durmaz içimde: sizin hiç limonlu vazelininiz oldumu ablaaa..

bunları düşünüyorum sizde bilin istedim..durmaz içimde: sizin hiç limonlu vazelininiz oldumu ablaaa..: taşınan işyeriniz size değişen su ve sabundan dolayı aşırı kuru bir ( hatta iki) el olarak döner..sizde vıcık vıcık limonlu vazelininizi ...

sizin hiç limonlu vazelininiz oldumu ablaaa..

taşınan işyeriniz size değişen su ve sabundan dolayı aşırı kuru bir ( hatta iki) el olarak döner..sizde vıcık vıcık limonlu vazelininizi ellerineize avuçla sürersiniz ve beyaz penye eldivenlerinizi giyer koltukta çakma uşak pertev modunda eldivenli eldivenli oturursunuz..hıı bu arada sürdüğünüz vazelinin aşırı limonlu kokusundan dolayı kocanız uzakta dur kokusu içimi bayıyo der ve ezikler sizi:((((

aşk meşk olayları..

ben kız lisesinde okudum bilen bilir sağlam geyik döner..aşk üzerine..hafızamda kalan en net olay...hafızamda kalan dedimse o kadarda yaşlı değilim canım şunun şurasında mezun olalı onaltı yıl olmuş..ayyy çok olmuş loo şimdi farkettim..neyse konuya döneyim zira konudan uzaklaşmış hissettim kendimi...üzerinde beyaz ip bulan o gün sevgilisini görür..peeeeh kandırmacanın daniskası..zaten tüm gün beyaz iplikle uğraşıyosun üstün başın beyaz ip:))şahsen ip bulduğum için sevgilimi gördüğüm olmadı..belkide inanmayışımın etkisidir..diyelimki aramızdan birinin sevgilisi var..ne güzel işte dimi değil işte kazın ayağı öyle değil...halada bilmem kazın ayağını o da ayrı bir muamma:) ve  etrafını kuşatan üç dört kız tarafından sıkı bir kampa alınır bu zavallı sevgilisi olan kızceğiz..biri der yüz verme biri der sıcak davran diğeri der elini tutma öteki sorar öptünmü..hani sorsan bildiklerinden değil ordan burdan dergiden tv den bilgileri yaş onaltı ne olacak..tüm gün okuldasın zaman nasıl geçecek..des aralarında notlar yazılır havada uçar..bir tek ben yazdığım notları geri alma koşuluyla yazardım..neden ..akıllıyım çünkü geri alıp yırtardım yazdığım notu delil bırakmamalısın:))mazallah yakalanma korkusu var.atıp tutuyoruz onu yap bunu yapma diye sanki yaşam koçuyuz.birde muhteşem bir cümle vardı o yıllarda SEVDİĞİNİ SERBEST BIRAK DÖNERSE SENİNDİR...peh peh peh.bu yazıyı yazmak nerdenmi aklıma geldi az önce bir yerde arkadaşımın sosyal medya profilinde(bildiğinz face  inde canım havalı olsun diye öyle yazdım)yazdığı  Sevdiğini serbest bırak. Dönerse senindir, dönmezse ebenindir, zıplıyorsa delidir, çömeldiyse dokunma.  yazısını gördümde..bir dönem sevdiğini serbest bırakanlarla geçti hahaaaaa dönen yok hala....

bu gün...

bugün ne güzel bir gün ......[aslında dünde güzeldi..yarında sanırım güzel olacak..evdeyim ya hergün güzel..]deliye hergün bayram misaliyim bu aralar.............

6 Ağustos 2012 Pazartesi

koca denen muamma...

eve koca gelir... ki bu saatte gelen kocayı da eve almak ne denli doğru o  da ayrı bir mesele ama..hoş karşılanır ne de olsa kocadır  iyidir hastır gelirken aramıştır bi şey lazımmı diye..bu saatte ne lazım olacaksa.güzel güzel denirki blog açtım ben..gelen cevap NEDEN??  kalakalınır..kötü bi şey denmez ..sabır en büyük erdem..hiiç işte.. koca tekrar konuşur NEYSE BAKARIM Bİ ARA BENDEN BAHSEDİYOSUNDUR KESİN..Allahım yaaa ..seviyorum bu adamı işte ne yapayım:))kendini de pek önemsemekedir .bozulmazkoca kısmı .. fazla şişmiş egonun kime ne zararı olacakki:))hahaaa içi içini yiyodur belkide belkide rol yapıyo cool takılıyo ..